H İLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Hand down: Elle indirmek
The soldier hands down the flag.
Asker bayrağı indiriyor.
Hand out: Dağıtmak
He hands out all his fortune.
O, bütün servetini dağıtıyor.
Hang back: Geri durmak, tereddüt göstermek
Don’t hand back during the examination.
Sınav sırasında tereddüt gösterme.
Hang over: Sarkmak, eğilmek
It is dangerous to hang over the window of a train.
Trenin penceresinden sarkmak tehlikelidir.
Head off: Yolunu kesmek
The dog head off a flock of sheep to prevent them going in to the field.
Köpek, tarlaya girmelerini önlemek için koyun sürüsünün yolunu kesti.
Hold back: Saklamak, alıkoymak
My friend held back my books.
Arkadaşım kitaplarımı alıkoydu.
Hold off: Yaklaştırmamak
The dog holds off thieves.
Köpek, hırsızları yaklaştırmaz.
Hold over: Geciktirmek
The bad weather held over the airplane.
Kötü hava uçağı geciktirdi.
Hold up: Yukarı tutmak, kaldırmak, yolunu kesip soymak
She was holding up an umbrella, while it was raining.
Yağmur yağarken o, bir şemsiye tutuyordu.
Hund out (hunt up): Arayıp meydana çıkarmak
The lawyer hold out new prooves.
Avukat yeni deliller buldu.
The soldier hands down the flag.
Asker bayrağı indiriyor.
Hand out: Dağıtmak
He hands out all his fortune.
O, bütün servetini dağıtıyor.
Hang back: Geri durmak, tereddüt göstermek
Don’t hand back during the examination.
Sınav sırasında tereddüt gösterme.
Hang over: Sarkmak, eğilmek
It is dangerous to hang over the window of a train.
Trenin penceresinden sarkmak tehlikelidir.
Head off: Yolunu kesmek
The dog head off a flock of sheep to prevent them going in to the field.
Köpek, tarlaya girmelerini önlemek için koyun sürüsünün yolunu kesti.
Hold back: Saklamak, alıkoymak
My friend held back my books.
Arkadaşım kitaplarımı alıkoydu.
Hold off: Yaklaştırmamak
The dog holds off thieves.
Köpek, hırsızları yaklaştırmaz.
Hold over: Geciktirmek
The bad weather held over the airplane.
Kötü hava uçağı geciktirdi.
Hold up: Yukarı tutmak, kaldırmak, yolunu kesip soymak
She was holding up an umbrella, while it was raining.
Yağmur yağarken o, bir şemsiye tutuyordu.
Hund out (hunt up): Arayıp meydana çıkarmak
The lawyer hold out new prooves.
Avukat yeni deliller buldu.
Yorumlar
Yorum Gönder