E İLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Ease off: Yavaşlamak, yavaşlatmak, gevşemek, gevşetmek, hafiflemek
You should ease off a little because you are working too hard.
Çok çalışıyorsunuz, biraz yavaşlasanız (dinleseniz) iyi olur.
Easy going: Yumuşak, uysal, babacan
He is a very easy going person.
O, çok uysal biridir.
Eat in: Evde yemek
I decided to eat in tonight.
Bu akşam evde yemeye karar verdim.
Eat out: Dışarıda yemek (restoranda)
Come on! Let’s eat out tonight.
Haydi gel! Bu akşam dışarıda (restoranda) yiyelim.
Eat up: Hepsini yemek
She has eaten up all the chocolate.
O, bütün çikolatayı yedi.
Eat someone up: Üzmek, sinirlendirmek
Something has been eating you up lately.
Son zamanlarda sizi bir şey üzüyor.
Enjoy oneself: Eğlenmek, iyi vakit geçirmek
I enjoyed myself at the party yesterday.
Dünkü partide iyi vakit geçirdim.
End up: Sonuçlanmak, bitirmek, sonunda bir yere bir mevkiye varmak
If we don’t stop the fight, we’ll end up in jail.
Kavgayı kesmezsek hapishanelik olacağız.
Every now and then: Arasıra
I visit my aunt every now and then
Teyzemi arasıra ziyaret ederim.
Every so often: Sık sık
He goes to the movies every so often.
O, sık sık sinemaya gidiyor.
You should ease off a little because you are working too hard.
Çok çalışıyorsunuz, biraz yavaşlasanız (dinleseniz) iyi olur.
Easy going: Yumuşak, uysal, babacan
He is a very easy going person.
O, çok uysal biridir.
Eat in: Evde yemek
I decided to eat in tonight.
Bu akşam evde yemeye karar verdim.
Eat out: Dışarıda yemek (restoranda)
Come on! Let’s eat out tonight.
Haydi gel! Bu akşam dışarıda (restoranda) yiyelim.
Eat up: Hepsini yemek
She has eaten up all the chocolate.
O, bütün çikolatayı yedi.
Eat someone up: Üzmek, sinirlendirmek
Something has been eating you up lately.
Son zamanlarda sizi bir şey üzüyor.
Enjoy oneself: Eğlenmek, iyi vakit geçirmek
I enjoyed myself at the party yesterday.
Dünkü partide iyi vakit geçirdim.
End up: Sonuçlanmak, bitirmek, sonunda bir yere bir mevkiye varmak
If we don’t stop the fight, we’ll end up in jail.
Kavgayı kesmezsek hapishanelik olacağız.
Every now and then: Arasıra
I visit my aunt every now and then
Teyzemi arasıra ziyaret ederim.
Every so often: Sık sık
He goes to the movies every so often.
O, sık sık sinemaya gidiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder